Delilik- Saplantı- Belki
Korkuyorum aslında içimdeki deliliği açığa vurmaktan
Tiyatrocu tarafım vurmalısın, dışarıya çıkartmalısın diyo…sesleniyo uzaktan..
Öyle karmaşık döngüler içinde
Toz duman
Birbirine karışmış ki benlik..Sıkıntıları dilsizler tarafından göz ardı edilmiş…küçülmüş, büzüşmüş egosu..
Saplantımayın tarlasında çiçekler zor açarmış
Tomurcuklar rüzgara karışır belki toprağını bulur dedi yeni doğmuş bir bebek…
Herkes sustu o yüzden…Yaşanmalı biraz daha..Eylem Gülter 4 Kasım 2018
Yazım Yanlışım
İmla hatalarımla tutunuyorum hayata..
Kalbur üstünü kanbur üstü diye okuyunca çirkin ve kötücül oluyorum..
Sütle barışınca kalbur bastı tatlısı, ağzıma geliyor tadı. Saplantılı sözcüklere hastayım..biraz da vegan pasta denemeli…Eylem G. 11’18
Zaman Başka
Ama kadınlar kadın hakları..Bunu söylemek bile bilmem kaçıncı sınıf olunduğunun göstergesi…
Söyleme beni
Beni söyleme demedim ben
Demedim
Dedim ki beni de söyleyin
Sonra üzülüyorsunuz onun için bir de…Yoksa sorun değil değil tabi..
Benim gibi ilerigeri zeka, alengirli lafları ardı ardına sıralayanı nereden bulacaksınız?Kırk yılda bir bulunur.!
Gelsin dedi..hem de dedi..dur dedi..şüphe yok,sevmezsin ki..dur sende bir
9 ekim 2018 gece
1-Dooğuş doğdu -Sevgi nerdesin?Şimdide yollara bıraktın kendini..açıktan vurdun şiddetini..kolbastını oynayacaktık daha…ama sen Antigone’nin peşine takılmışsın..duymuyorsun rahatsizlıklarımı bile..sana aşığım ben..dedi adam.Kadın durdu önce büyük bir ağırlığın altında kalmış gibi serildi yere,gözleri kapandı,bir kaç damla gözyaşıyla..sustu leylaklar.Sanki bir oyun daha vardi,gitmeden once..dedi.sordu kendi kendine. Yoo bitmişti..Yola çıkmalıydı.Yaşanan tüm acılıkları anlatan ses telleri titreşmiyordu artık.Kalbi kırıkları toplamıyordu.Herşeyi olduğu halde bırakıp kapıya yöneldi. Son bir kısa film çekmek istedi…sürekli üstüne kapanan bir kapı..Üst üste..artık burada diil yaratici lik.Olamazdı zaten.Böyle bir yaratıcıya kimse inanmazdi. Ama o inanmıştı biliyomusun?hayata karşı en büyük hatası buydu kesin..bu kadar farkli kapıların kapanmasından anlamalıydı bunu. Şiir nefret etti kendinden, noolur bana sıkı sıkı sarıl dedi şiir ona. Seni çok seviyorum..O da zaten babasının evinden ilk şiiriyle kovdurmuştu kendini..hatırladı..unutmuştu..korkmuştu,sanki bütün kuşlar üstüne sıçmıştı.Sanki tüm gözler kör olmuştu..düpedüüz tabiat isyana gebe..doğuracak doğuracaktı…istenmeyen bir çocuk daha geliyor dünyaya…savulun dedi fırtına..düş gezginleri onu karşıladı..doğar doğmaz…fıstığı…muck muck
2-Anlamasınlar boşver seni…unut geçenleri..tepetaklak et geçmişi,sana yutturulmaya çalışılan geçmişini..sen kendinle güzelsin..hiç kimseye ve hiçbirşeye dayanmadan da uçabilirsin..sadece inan..
3-bırak sen yerine başkalarını sarsın kolları..başkalarına anlatsın dertlerini..kim bilebilir hayatın neler getirecegini..ask yalansa yalandır..gerçekse gerçek..bilemeyiz..eski sevgilisiyle buluşup,anlatmayıp,seni hareketsizleştiriyorsa sağlıksız bir ilişki demektir bu.dayandığı felsefe korkunç bu durumların.senin yok sayıldığın,insan yerine konulmadığın…vazgeç bundan beyninden,duygularından,bedeninden.boşver…
4-sevmesin seni inanmıyorsa,anlamıyorsa..n’olucek ki gene dans ediceksin,şarkilar söyliceksin ofelya merak etme…bir kuşun düşüyse bu,bırak cıvıl cıvıl yaşa acını acıyı…
5-sevebilirdi b…e..l…..k…i.:)
popoyla gülünüz.
6-bak sarhoş arkadaşlarıyla.. seninle bir kadeh bile içmezdi. bak sarhoş arkadaşlarıyla seninle bir kadeh bile içmez.
7-kadın gözlerini açtı.neresi burası?bir adam vardı odada,adam çığlık attı. şaşırdı.ne işim var burda benim.nasıl geldim ben?adam ifadesiz bir yüzle sigarasını sardı.ceplerini yokladı.hırsız falan mı acaba?diye düşündü adam.kadın çantasını düzeltti. bir yandan da masum bir bakışla baktı.adam daha bir şaşırdı.eliyle kafasını kaşıdı.incelemeye koyuldu.
8-üşüyorum.artık üşüyorum..ne zaman yola çıkıcam,hayatımda ilk kez gibi çıkabilecek miyim yola gercekten.bir hayat kurabilecek miyim,bu karanlık kasvetli dünyada?
9-adam duymuş gibi cevap verdi.o kadar güzel şeyler söyledi.bir kere çok güzel şarkı söylüyordu.kimbilir kaç kıza söylemiştir diye düşündü kadın,birden gelip sahnede söylermiş gibi, sadece ona üstelik söyledi.kadın cok şaşırdı.yavru bir köpeğin meraklı bakışı gibi açıldı gözleri.
10-sevgi çok garip birşey sanki sevgi hissediyorum,dedi kız içinden.Adama baktı,sigarasından üst üste nefesler çektigini gördü.
11-acaba şu an ne düşünüyordu?o esnada gözleri takılı kaldı birbirlerine.
12-öpüştüler, seviştiler…
13-kadın dans etmeye,şarkılar söylemeye başladi.Adam ihtiyacı olan ne varsa onları yapıyordu.
14-Kadın adamın hastalıklarını iyileştirme çabasina girişti bu arada.Ama daha önce bunun pişmanlığını çoğu kez yaşadığı için,kendine de yöneldi.gizlenip kalmiş çalışmaları açığa çıktı.rahat hissettiğinden çok farklı danslar ve figürler ortaya çıkardı,yunan heykellerine benzeyen adamın karşısında.
15-ama genede elinden birşey gelirse yardım edebilmeyi diledi.
timsal-i zabut
Sebepsiz yerdeyim dedi güneş.soldurdu ışıklarını;gün yüzüne çıkamadı bir daha.sakladı,tenini,ellerini,omuzlarından memelerine dökülen lülelerini.şen şen baktı ay.edepsiz koyuluk yarattı,isyanından.
Köhne aşk doğruldu alkışladı,ıslıkladı.darmadağın etti yeryüzünü.çürümüş patikalardı yürünesí.dans eden meleklerin terk ettiği.çığlıklar çamurlarda gizli.teninden damlıyordu gündüz kurulan düşleri.avuçları terledi.nefret sildi gözyaşlarını.teslim etti dudaklarını başka bir sevgiliye,sonra bi başkasına sonra bir diğerine.nefret soldurdu ışıklarını…
ayın.gönlün tüymüş dedi güneş.şimşekler çaktı.
gökler gürüldedi.senfoniler sustu dinledi.Yalandı.ben yalanım diye bağırdı.oracıkta kendi nefesini kesti.kellesini.
kopardı,kelaynaklara yem etti ciğerini.sebepsiz yere gülümsedi güneş,beşik gibi salladı yeryüzünü ve gökyüzünü.uğuldadı fırtına.canavarlar mağaralarına kaçtı.kızlar tekrar çıktı dere kenarlarına sedefli elbiseleriyle oğlanlar,kuşlar tekrar cıvıldadi.ısındi o an elleri.dokununca uyandı..timsal-i zabut ..yoka geldin
-Aşktı İsyandamı-
eski aşklara övgüler düzdü kelebekler.çirpindi deniz..coştu irmak.ses verdi,kanat hafifliğiydi hatirlatilan.ici gecmis meyveler sarap olmayi beklerdi.dupeduz alikoydu yuzuk parmak şıklatan;cisimsiz boyutsuz bir nesne gibi yaklaşan.umardi bir gün umsunda zaten.benim sevgilim çok güzeldi,seveni de çok olacakti.kayışsiz perde şakladı.duvarlar uçukladi.dağlar köhneyerek uçuruma yuvarlandi.anlamsiz soğuktu benim sevgilim,aşkimi inkar etti.bende bedavadan verdim ona kelebek hafifliğini.
Bunu ben sana okumuştum galiba-
Sessiz His-Sonsuzluğun içinden bir ses gibi gelen kalbimin bir köşesine yerleşen..Seni bana hatırlatan bir düştü biliyorum..Ama O biliyor muydu?Bilir gibiydi bazen bakışları,bazen de öylece donuktu aslında..bir şeyler söyler gibi bakardı kördüğümleri..Hadi canım sende denecek herşeyi yaşamış gibiydi..Öyle söyledi ve gitti.Kalabalığın arasına karıştı,yok oldu.31Temmuz 2018 ve bir gün bütün şarkılarımı söylemeyi bıraktım..Annesiz yaşamış bir kız çocuğunun tüm şaplakozluğuzluğuyla insanların arasına dalar hepimizi ağlatırdı..Ağlat bizi bebeğimmm:) Ağlatmayacağım dedi ve gitti. Bir daha gören olmadı Kayıp mı oldu?Ne oldu?Bir bilen yok!Son gören aşıklarin öpüşleri..Kızgın adamlar kükrerken,kabul etmek istemedikleri Kırık bebeği, tamir edenler,can çekişiyorlardı..Bir leğen getirin dedi doktor..Kız: Ben sığmam ki ona.-Bazen bir yolcunun şarkısını söyler kendinden geçerdi.
-Yağmur-
Bir şey planlamamiş sevgili arardı.Yokluğun onu ürpertirdi, kurgulanmamış bir aşk masalı olsaydı.Maalesef değilmiş.Adım adım izle olanları söyleyemediği şeylerde gizli sana olan hisleri.Terketmelisin onu hemen.Yoksa bir gece genç sevgililerinden biri ansızın öldürebilir seni,yada bir kadın hiç tanımadımadığın biri hazır bekleyen.Ağzını bıçak açmaz aldatan, boşunadır hayaller, umutlar, söylenceler.Yemin vermişse biri, aşka feryadına son demişse, kalmışsa çaresiz, iğrendirmişse biçarelik, bir kere bile avutmuşsa fahişelik, sen onun hırsının duvarısın.Yıkılmalısın.Her gün yeniden yeşeren bitkiler ilham veremez.Çicekler yol gösteremez artık.Bulutlar derinlik vermez.Filmler para etmez.Sen iyisi mi koru kendini, bırak sevgililer oynaşsın yataklarında,sana bakarak hızlandırsınlar,içlerindeki öfkeyi.Kaybet gözlerinden onları.Üzülmeyi birak.Yağmur yağıyor.Oyun bitti.
-Dışına gün-
Kabul ediyorum artık gerçeği. Tanımadığım insanların benden nefret etmesini.Daha önceleri inanmazdım.Ama duyuyorum artık.Bu saniyede yeni insanım .Hoşgeldim. Umursamaz davranışlar daha görülecek elbette bana bakıldığında.Belki eskisine göre daha da çok aldatılacağim.Ama etkilenmiyeceğim haddinden fazla.ya da gercekten hiç umursamayacağıim bir ruh haline gireceğim.Bu ruh hallerinin çözümlemelerini felsefecilere bırakıyorum.Şimdi çok güzel bir şarkı söyleyeceğim.Nietsche’yle de çok sık görüşmeden,olabildiğince hayatı hücrelerimde hissedeceğim.Sonra öleceğim.
-ötekinin hissi sesi-
bu isim sonunda geldi,anlamlandıramadığın şeyleri,aıdıkçakca bulasım.bulaşasım geldi her şeye rağmen hayata karışıp…çirkinlik,güzellik ve öteki kavramları atarak bir köşeye..soru sorasım geldi..buharlanmış otobüs pencerelerine yazı yazmaktansa..aşık olasim geldi..bu yıkıkk pejmurde şehrin sokaklarını arşınlarken..bir heykelim yok diyen sanatçıyı aradım.onunla birlikte hıçkırarak ağladım.küflü sokaklarından geçerken İstanbul’un.. eski sevgiliyi koklamak istesemde…takvim ayarlarını kapatan biçare değişmeyen yazgının romanını yazdım sayesinde.telifiyle bi çay içip sohbet edicez geçmişimizle birlikte,geleceğe bıraktım.şimdilik yokum farkındayım.
kısa film-Aşkın kimyası-
Bir adam baygın bir kadını taşıyarak bir evin önüne getirir. İçerdeki adam kadını kucağına alır. Kadın uyanır. K-Beni kim getirdi buraya?Neden getirdin?Eski sevgilisiyle içerde.Beni onların yanina nasıl bırakırsın?Bana karşı azıcıkta olsa mı sevgin yok?
…Aaahh başım dönüyor.Bu üstümde yıllar öncesinden kalma kostüm de ne?(beyaz içini gösteren elbise,ayakkabılar siyah postal)
Kapı hızlıca çarpılarak kapanır.Kız sinirle kapıya yönelir.Kapıyı yumruklar.Kapı açılır. Sessiz bakışırlar. Adam-Bana inanmıyorsun!Hicbir zamanda inanmayacaksın.K-Niye kapıyı çarptın?E-Sinirlendim.K-O kadinla sürekli zaman geçiriyorsun?Ne düşünmemi beklerdin? E-Anladığın gibi değil.Yardıma ihtiyaci var. K-Nasil bir yardım? E-Anlatamam.Onun sırrı.K-Ben bu hikayede neredeyim?E-Sessizlik.K-Gitmeliyim o zaman .Konuşacak bir şeyin yoksa benimle.E-sessizlik(kadını kırmızı bir elbiseyle gorürüz)K-Aaaahh yeter ne demek istiyorsun? Benimle dalga mı geçiyorsun?(çocuk sesleri gelir..denizde dalga hoş geldin abla..ses bozularak devam eder)kadın bu esnada bayılır.Ondan büyük bir kadın, taşıyarak onu götürür.E-(monolog)Saygı,saygı derken..Olanları görüyor musun?(Kostümü değişir uzun etekliğiyle döner)İç odadan bir kadın çıkar.Adama yaklaşır.
Son
Başlık-Tirana’dan Dönüşte Titanlarla daha iyi savaşabilecek miyim?
– Sonunda orada burada tiyatro sevdasına çalışıp biriktirebildiğim parayla o gelinlikli İtalyan kız gibi tek başıma çıktığım yolculuğuma İstanbul üzerinden aktarmalı İzmir’e giden uçağı kaçırmamayı başararak devam ediyorum. Tiran’a varır varmaz Albenian Dance Buluşmasını bulabilmek için meydanı üç kez farklı açılardan turladık, aslen Macar Belçikalı ekonomist bir arkadaşla .Hiç bir yerde ne bir afiş, ne yerini bilen..Eski komünist havanın etkisi, ana meydanda bir atlıkarınca, bir cami, bir kilise, büyükçe bir resim, opera binası…Sonunda umudumu kestiğim sırada; Arnavut bir tiyatro oyuncusunun beni festival yönetmeniyle konuşturması..Başardım..Ne istediğimi, ne yapmaya geldiğimi Tiran’a, oyunumu oynayamasam bile bu gelişimde, festivali nerede izleyebilirim..gibi şeyleri İngilizce karşılıklı konuştuk. Anlaştık mı? Gelecek sene için iletişimde kalalım yanıtını aldım. Süperin altı, iyinin üstü..Bakalım ohooo kimbilir neler olacak bir senede…Herşeyi anlatmayacağım; kısaca toparlarsam; iyi ki gelmişim;Balkan ülkesi insanlarının sosyoloji anlamında hiç beklenmedik bir başarıya imza attıklarını düşünüyorum. Gidip gelenler olursa konuşalım! Sanat biraz zayıf, dünyanın her yerinde hala savaşların sürdüğünü unutmazsak..Ha dansa gelince, çok güzel iki gösteri izlemenin dışında, buzuki enstrumanıyla bir Albanian müzisyenin Türk müziklerini üstelik İbo’nun şarkılarını çalarak Tirana’da dans performansımı gerçekleştirebildim. Birde üniversitenin sahnesinde çalışmamı yapabildim. Umarım bir dahakine; yol paraları, kalacak yer ve festival konuğu olarak ta tekrar gelirim,bu ülkeye, kente..Muhteşem insanlarla tanıştım çünkü..
oniki mart 2019
Belki düşümdesin ama belki de değilsin kalbimin aralanan kapılarından içeriye aldıysam seni; ve sen isteyerek girmişsen..tabiatı buysa;senin kalbinin kapıları neden bana kapalı? Sormadan edemiyorum.Neden seni sevdiğimi düşünüyorum o zaman, kendime soruyorum. Ey ben! Karşılığı olmayan bu çeki bana neden verdin?
Ben verdiyse bunu; benim kurgulamamdan ötürü olan şeylerin toplamıysa bütün bu duygular; iletişim azlığının şikayeti bu sevgilime; beni gelişen durumlarda yorumlayamama zafiyeti veya bilgi yetersizliği diyebilirim. Keşke sen de konuşsan! Beni şaşırtsan;devindirsen;ölecek gibi hissettirsen;bütün dünya ayaklarımın altındaymış gibi mutlu hissettirsen! Susuşun canımı yakıyor.
Bununla yaşayabilir miyim?Yaşayabilir miyiz?
Sanmıyorum bebeğim.
Şimdi sen çıkmalısın kendi yoluna;tutsak olduğun yerden bir yolunu bulup çıkmalısın. Ben sana artık uzaklardan bakan bir göz olurum;
koştuğunda düştüğün toprak; yanılsamalar içindeyken belinden tutup erken gelecek ölümünü engelleyen olurum.Daha fazlasını istememelisin; ama yan cebimde kal diyorsan;sigaranı başkası yaksın. Zamana ihtiyacım var.
Ben hep aşkı düşledim;aşkımı..Bana zaman ver;seni unutabilirim. Zamana ihtiyacım var.
Gidiyorum.
….
Kara kayalıkların solgun mavisi ve boz yeşili sardunyaların gölgesinde;düpedüz hayat çığlığı bir kadının asi saçlarında uzayıp giden;gündüz ışığında kısık gözlerle bakan bir kadın çocuksu bukleli saçlarıyla dans ediyor kendi dilinde. Kayalıkların iç kavuklarında çığlıklar sıkışmış, bağıramıyorlardı.Sonra onları delice esen bir boran bağırttı. Sesiyle yeri gökleri titretti.Ölümlü varoluşu hatırlatarak tekrar.Sonra çok derindeki hücrelerin uyumasını istedi sanki bilgelik. Zamanı geldi dinlenmenin.